28 Aralık 2015 Pazartesi

aşk acısı nasıl son bulur sevgili nasıl unutulur

Yaza yaza bunu mu yazıyosun veya bunu SEN mi yazıyosun diyen olabilir. Ama bu süreçleri en ağır atlatan en üzülen en çok bunalıma giren kişi de benim. 
Biri girer hayatına. Nedense her girene bu cidden başka abi yaa dersin. Aslında doğru herkes başkadır. Herkesin yaşattığı mutluluk, kattığı deneyimler ve üzdüğü şeyler farklıdır. Ben bilumum ististasız bağlanıp çoğu zaman kendim bitirmeme rağmen bilek kesen taraf oldum hep. Şaka şaka üzülürüm falan ama benim üzüntüm çabucak da geçer. 
Peki ben naparım ne yaptım napıyorum? 
Benim çok arkadaşım var sağolsunlar. Bana sus artık anlatma diyen var. Mesela en çok onları seviyorum çünkü bana O'nu hatırlatmıyolar. 
Ondan kalanları atmıyorum ben. Ama kaldırıyorum gözümün önünden. Atarsan bişey değişmez ki sadece hayatından bi dönemi silmiş olursun ve hayat kısa yaşanan şeyler tekrar yaşanmıcak ve giden kişi dönmicek olsa bile güzel şeyler çöp kutusunu hak etmez o dönemde. 
İşte ben görmeyeceğim bi yere koyuyorum sonra ben o adamı unutuyorum ve o şeyler benim sınavım oluyo. YAŞASIN KAZANDIM! O'ndan kalanlar artık canını acıtmıyor. 
Yazıyorum ben. Buraya başlamamın esas sebebi de oydu zaten. Yazdıkça hatırlıyosun ama kimseye anlatamadıklarını atıyosun içinden. Ağlıyosun belki ama gerçekten işe yarıyor. 
Melankolik takılmak mı? Dibine kadar. 
Şimdi düşünüyorum üzüldüğüm şeyler beni yıpratmaktan başka neye yaradı? Koca bi HİÇ. 
Uyumadan önce aklına geliyo olabilir. Hatta uykusuz geceler vs he amk he erken yatmışsındır o yüzden gelmiyodur uykun o kadar da damara bağlamayın. Gelir ve gider zararsızdır. 
Hiç kimse için üzülmeye değmez demiyorum, değer. Üzülün ki hayattan ders alın, yaptığınız şeyleri tekrar tekrar yapmayın. (Ben yapıyorum şş). Demet Akalının da dediği gibi hepimize ders olsun öptüm yanaklarınızdan 




15 Ekim 2015 Perşembe

im back bitchesss

bugün girdim ve aylardır okuyucusu pek olmayan hatta bu aralar hiç olmayan blogumu unuttuğumun farkına vardım. ne mi yaptım bu kadar süre içerisinde? bi bok yapmadım.
yalnızdım yalnız kaldım, gidenlerin dönmediği gibi; hiç bi eski sevgilim sevgilisinden ayrılmadı hepsi çok mutlu bin şükür. kimseden de intikam almaya çalışmadım çok şükür.
hayatımdan herkesi çıkardım. herkesi. bi kaç arkadaş bıraktım sadece. yazana cevap vermemeye, arayana geri dönmemeye başladım. böyle mutlu olmayı denedim. bi bakıma kendimce yalnız kalarak kafa tatili yapmış oldum.
okula gitmeye başladım mesela. derslerle ilgili olmasam da geçen seneye nazaran artık daha dolu bi hayatım var. diksiyon kursuna yazıldım, geleceğe yatırım kendimi geliştirmek falan ooo akıyorum yani maşallah. böyle böyle bi kaç ay yaşadım arkadaşlar.
konuyu nereye getiriceğimi bilmiyorum ama kış ayı geldiğine göre buraya geri dönebilirim. bi hoşgeldin duyar gibi oldum; umarım hoşbulurum.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

eski sevgiliyle arkadaş kalabilmek

Bakın bu deyim bana göre yanlış. Belki bi bana göre yanlış ama ben hiç kimseyle ilişkiye başlamadan önce arkadaş olmadım. Bu hata olabilir evet, bunu şu günlerde anladım özellikle.
Ben eski sevgilimle arkadaş "oldum". İnanır mısınız çok da iyi anlaşıyoruz. Yakın çevrem dışında annem dahil kim konuştuğumuza şahit olsa "yok artık, gurursuz, neden?" gibi cümlelerle dönüyolar. 
Bizim çok kötü bi ayrılığımız olmuştu. Bunalım nedir hırs nedir öfke kin nefret ne varsa hepsini dozajından kat kat fazla yaşadım bi dönem. En çok ona ağladım, en çok ona sinirlendim. En çok onu sevdiğimden değil he. Ama o dönem düzgün sayılabilicek ilk ilişkim oydu. Hatta garip ama blogu ilk açış sebebim biraz da oydu. 
Mutlulukla mutsuzluğu beraber yaşadım. Sabah sevdim, akşam nefret ettim. Defalarca ayrılma noktasına geldik yapamadım. Sevdim, kimse sevmedi; ben hepsine inat sevdim.
Evvelki kış ayrılma kararı aldım. Bak ben ayrıldım okursun falan. Şubat ayıydı, sevgililer gününü beklemiştim -ergenlik- . Kız whatsapp grubunun gazıyla "mesajla" ayrıldım. Ooo nasıl mutluydum var ya. Ve sonra tabi ki bunalıma girdim. Ben O'nunla stalker oldum ulan. Şimdi o görmeden ben görürüm kimin onu takip ettiğini. 2 ay sonra falan comeback yaptı. Not:eski sevgiliyle buluşmak için minimum 5 ay beklenmeli. Biz beklemedik, yanlış yaptık. Önce tatlı tatlı konuştuk sonra kavga etmeye başladık ve ertesi gün bizden bi halt olmayacağını anlayarak yollarımızı tekrardan ayırdık. 
İşte hikayenin acı kısmı burdan sonra başladı. Nefret. Nefret öyle kötü bişey ki kendini parçalarsın uğruna. İntikam; he bok intikam. Yapmayın patlar sonra bi yerinizde olan yine size olur. Oldu da, neyse. Böyle böyle iki saçma sapan kişi girdi hayatıma; birini zaten anlatmıştım çok güzel ayırmıştım sevgilisinden. Diğeriyle de ağzından sen zaten benimle olunca kendi isteğinle kapanıcaksın cümlesini duyduğum an bitmişti.
Ve bana şuan kalan tek insan O. Evet eski sevgilimi seviyorum. Bu öyle eskisi gibi bi sevmek değil tabiki de. Ama kopamıyorum anlayamadığım saçma sapan bi bağ var aramızda. Görünce bişey hissetmiyorum ama iyi de geliyo bana. En acı kısım ise; eski sevgilimin sevgilisi olması. Olsun.
Eski sevgilimi seviyorum; onu tanıyorum çünkü. Biliyorum herkesten fazla; neyi sever? neye öfkelenir? neden mutlu olur? herşeyini biliyorum. 
Sonuç olarak eski sevgilinizden nefret etmeyin ve kimseyle kötü ayrılmayın. 

23 Temmuz 2015 Perşembe

Tam 22 gün olmuş. Defalarca açıp yazmaya çalıştım olmadı, yapamadım. Neyi nasıl yazıcağımı düşündüm hep.
Bi hafta önce tam buraya layık bi olay patlak verdi. True love ım hayat devam ediyor günleri serisinin esas oğlanı artık fall in love with another girl. O an ne yaşadım ne hissettim inan şuan düşünmek istemiyorum. Emre fotoğraflarını attı. Baktım, galiba bi kaç dakika baktım. Sonra hafif rüzgar esti. Sarsılmadım bile. Sonradan düşündükçe o rüzgar fırtına oldu. Duvarları yumrukladım, dişlerimi sıkmaktan çenem kitlendi. Bi damla akmadı ama. Bu iyiye mi kötüye mi işaretti? Bence epey iyiye. Unutmuşum ben onu dedim.
Evet biraz dudağım düştü. Şimdi başkasına günaydın diyecek olması, hastalandığında başkasına zorla çorba yaptırıcak olması; başkasının sabahın köründe onu uyandırıcak olması ve yine başkasının onun elini tutup sakallarıyla oynarken uyutucak olması. Annesini saat sekizde başkası karşılayacak. Odasını başkası toplayacak. O artık başkasının.
Güzel seven adam, hikaye tam burda bitti işte. Sen bittin, ben gittim. Onu çok sev. Hatta benden daha fazla sev. Sevmek en çok sana yakışıyor çünkü. Sadece beni sevdiğin gibi sevme.
Kanasın o eller, dökülsün göz yaşları. Bizden mutlu olma nolursun, mutlu olmayın. Ve beni hep hatırla.
Ve şimdi işin trajikomik yanına; belki de beni depresyona sokmama nedenine geliyorum. Çok yakın bi arkadaşım, şu bahsettiğim anneme yalan söylediğim günde, bana hayatımda o andan itibaren her an şok etkisi yaratan bi duruma sokucak bişey söyledi. True Loveım GAY miş. Belki o gecenin kötü bitmesinin sebebi böyle bişey duymamdı herneyse. Çok düşündüm, sabah uyandım tavana baktım ya öyleyse dedim. İnandığım tek şey de yalansa dedim. O iğrenç ihtimal şuan sevgilisi olması gerçeğinin milyon misli çok acıttı canımı. Belki de bu ihtimali körelttiği için başladığı ilişkiye tahminimden çok daha az üzüldüm. O yüzden arkadaşlar eski sevgiliniz manita yapabilir. Bunu koyun kafanıza. Başlarım hüznüne. Çok değerli arkadaşlarıma, başta Ceren; beni bunalıma sokmayın abi, İyiyim iyi.
Kıza not, yavrum bak hayatta olmaz dediklerimiz oluyo yarimiz belki vurduran tayfadandır dikkat et anam bacım benden söylemesi.

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Bugün annem öylesine aşık mısın diye sordu bana. Düşündüm. Değilim, olamıyorum. Yaşadığım bi ton kötü şeyden sonra olamıcam gibi görünüyo hatta.
Yeni biriyle tanışıcam,şuana kadarkilerden bi halt olmayacağını biliyorum çünkü. Tanışıcam. Tanımaya çalışıcam. Mesela altını çizerek söylüyorum; sevgilisi olmadığından emin olucam. 
Görüşmeye başlıcaz ve ben o andan itibaren onu başkalarıyla mukayese etmeye başlıcam. 
Sakallarını uzattırıcam ona. Alışmaya çalışıcam. Yaklaşmaya çekinicem her zaman başta olduğu gibi. Dokunmaya korkucam. Olur da hani belki çok seversem ellerimden kayıp gider diye. 
Onu hayatımın merkezine koymaya başlıcam sonra. Hatta bu yüzden en yakın arkadaşımla kavgalarım başlıcak. Notlarım kötüleşicek, okulu bırakıcam yine. 
Kıskanıcam onu. Kaybetmekten ya da başkasıyla düşünmekten korkucam çünkü. 
En çok da özlicem. Sabahın köründe kalkıp yanına gidicem mesela. Sırf yarım saat daha onu izleyebilmek için ne yalanlar söylicem millete. 
Peki sonunda ne olucak?
Sebepsiz, nedensiz, anlayamayacağım bi şekilde biticek. 
Ben ağlıcam, ben üzülücem. Keşkelerim başlıcak daha sonra. 
Yerine başkalarını koymaya çalışıcam. Tabiki de olmıcak. 
Ben neden aşık olayım anne? Neden yok sayayım kendimi bi daha?

17 Haziran 2015 Çarşamba

Fox Kids

Önce kanal hakkında eğitici maksatlı biraz bilgi verelim. Blogumu okuyan yaşıtlarımın bilmemesi muhtemelen imkansız olsa da 90lı yılların minikası, yumurcak'ı, planet çocuk'u hatta daha da iyisiydi.
2005 yılı gibi disneye satılarak kanalın adı Jetix olarak değişmişti. Şimdi kanalın unutulmaz filmlerinden bana göre bi top 5 yapalım.

5. Life with Louie (Afacan Louie)


Çizgi dizi dalında 2 kez ödül almış, hala gönlümüzdeki tahtını koruyan ABD yapımı bi çizgi dizidir. 3 sezon boyunca Amerikalı komedyen Louie Andersonın hayatını anlatmıştır. Hatırlamak isteyenler için jenerik de verelim;
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/37586/life-with-louie-jenerik


4. Bobby's World (Bobby'nin Dünyası)




4 yaşındaki ana karakterimiz Bobbynin ultra üstün hayal gücünü konu alan yapımdır. Son bölümü 98 yılında çekilse de defalarca ekranda gördük biz Bobbyi. Altında bisikleti yanında kocaman köpeğiyle bi bakmışsınız uzayda.Hatırlamak isteyenler için dizinin jeneriği;
https://www.youtube.com/watch?v=_LfqzinDx_w

3. Inspector Gadget (Müfettiş Gadget)



Sakar, dikkatsiz ama başarılı bir müfettişin maceraları anlatılır. Normal bi insan olmasına karşın müfettişimizin vücudunun her bi yerinden cihazlar çıkar falan yani 7 8 yaş zekası için epey uç bi diziydi kendileri. Sarışın bi yiğeni vardı hatırladığım kadarıyla Dr.Pençe diye kedisi olan bi adam suçları işlerdi ve esrarengizlik katarak Pençenin yüzü katiyen gösterilmezdi. Daha sonradan dizinin filmi de çekilmişti. Jeneriğimiz;
https://www.youtube.com/watch?v=AKHI6jvaxgo

2. Roboroach



Sonunda buldum! Böcekli çizgifilm var neydi neydi diyip duruyodum aylardır. Gogoştan böcekli dizi diye arataymışım direk çıkacakmış karşıma. Bunu ikiye yazdım mecbur bestim belli olduğu için.
Adı üstünde iki hamamböceğini anlatıp durdular sezonlar boyunca. Ruby ve Reg kardeşler. Ruby duygusal, Reg paragöz ve bencil. Sanırım Yumurcak Tv de de halen devam etmekte.
Bi kaç bölüm bırakıyorum, seçmeye kıyamadım;
https://www.youtube.com/playlist?list=PLbNiXYFQEXxdo1S30WsoG1aTwtvp5dVmP

1. The Addams Family (Addams Ailesi)


"Boom! The Addams Family.. Bara bara (davul efekti) Boom! The Addams Family."
"Their house is a museum where people come to see 'em, they realyyy are a scream The Addamss Familyy"
Ya ben onları yerim. O yürüyen eli alır öper alnıma koyarım (Thing). O yılların bence en iyi gerilim kategorisindeki yapımıydı. Çok ciddiyim bilmeyen, duymayan, izlemeyen terketsin burayı.
Bu pek de çizgi film sayılmaz (çizgi olanı pek keyif vermez) ama bu liste onsuz eksik sayılırdı. Bi ara star tv de sabahları karga bokunu yemeden yayınlıyodu. Özünde mutlu sevecen bi aileyi konu alan çocukluk yıllarımın korkulu rüyası. Tabi ki favori karakterim Wednesdayim insanın tüylerini diken diken edicek kadar soğuk kanlı, psikopat bi kız çocuğu.
Unutamadığım sahnelerden birisi de benim canım ciğerim Wednesday ve kardeşi Pugsley ellerine paratoner alarak dışarı çıkıp yıldırım çarpmasını beklemişlerdi. Evin arkasında mezarlık vardı ulan daha ne?!
Ben buraya ne varsa bırakıyorum;
https://www.youtube.com/watch?v=T850_HngrBw
https://www.youtube.com/watch?v=1IvjyjqYxKw
https://www.youtube.com/watch?v=UuA7tiAW7no









11 Haziran 2015 Perşembe

unutmak üzerine bişeyler

Unutuyorum ben seni. Git gide siliniyosun hafızamdan.
Önce sokağını unutuyorum. Yanından ayrıldığım için üzüldüğüm, bir gün tartıştıktan sonra kaybetme korkusuyla ağlayarak yürüdüğüm sokağını unutuyorum.
Evini unutuyorum. Otomatı çalışmadığı için sabahın dokuzunda "Geldim, aç kapıyı." diye defalarca aradığım evini, her bi köşesini, güldüğüm, mutlu ettiğin her santimetrekaresini unutuyorum
Odanı unutuyorum. Özellikle sabahları yüzünde iz bırakan, sana göre leş gibi kokan, bana göre dünyanın en güzel kokusunun olduğu yastığını unutuyorum.
Sesini unutuyorum. Biraz tuhaf ama Yıldız Tilbenin şarkı sözleri gibi huzur veren sesini unutuyorum.
Kokunu unutuyorum. İçime her çektiğimde cennetteki en güzel çiçek gibi kokan kokun'u unutuyorum.
Gözlerinden bahsedemiyorum bile. İlk defa sevgi'yi gördüğüm o iki derin uçurum.
Ben sende sevdiğim ne varsa hepsini unutuyorum.
İstemeden.

6 Haziran 2015 Cumartesi

benim tatlı kırık beyaz yalanlarım

Yalan nedir, çeşitleri nelerdir? Kimlere söylenir, niçin söylenir? Üzülerek belirtiyorum ama ben en çok anneme yalan söylüyorum. Aşırı baskıcı bi aileden mi geliyosun diye sorarsan, hayır. Hala akşam 8 de evde olmasını isteyen ailesi olan arkadaşım var. Hatta ve hatta bi gün arkadaşıma gitmiştim lisede falanım. Lise abi büyüksün yani. Eve dönücem taksiye binicem durak karşı caddede. Karı kızını indirmedi aşağı. Sen beceremezsin diye. Böyle örneklerle kendi aileme şükrediyorum.
Benim annem çok sorgular, malesef kafası da biraz fazla basar. Kadın Kayserili tabi.
En uç yalanım neydi desemm arkadaşımın bi dönemki sevgilisiyle sabahın köründe yola çıkıp izmit maşukiye turu yapmıştım. Tabi ki "okuldayım anneağ" Pek de yakalanmadım sayılmaz, annem olayı ucundan köşesinden anlamış olmalı ki bazen hala laf sokuyor kendileri.
Bu yazıya başlamamın daha güzel bi zamanlaması olamazmış. Tam üstteki cümleyi yazarken merve aradı. Hadi Eelence dedi. Düşündüm düşündüm. Saçım berbat başım ondan daha fena. Hadi kızım sen yaparsın dedim çıktım evden. Kütüphanemizi seviyorum<3 Bunun üzerine başka bi arkadaşım aradı. Anası babası evden gitmiş kalk bize gel dedi. Hoppp oldu mu sana bi gecede 2 yalan.
Bi güzel kalktım önce merveye gittim. Saçımı başımı düzettim bi insana benzedim. 2 yakın arkadaşımız daha geldi birlikte güzel bi gece geçirdik. Sonra arkadaşım geldi taa taksimden beni aldı Göztepeye gittik hom partimiz orda devam etti. Ya ben böyle anlatıyorum ama bi kaç gün gelseniz beni görseniz bu gittiğim yerlerde vallaha da billaha da kötü bişi olduğu yok. Bunlar hep güzel anacım rahat uyusun aklı bende kalmasın diye söylenen beyaz yalanlar. Belki biraz benim gibi "kırık beyaz".

26 Mayıs 2015 Salı

Kamu spotu

Neden dünyada bu kadar şerefsiz var? Ya da tüm şerefsizler benim etrafımda mı toplanmış? Kusura bakmayın ama ben bu durumdan artık çok sıkıldım.
Doğru erkeği nasıl buluyosunuz? Kadını veya? Hangi zihniyet iki insanı aynı anda yürütebilicek kapasiteye sahip olabilir? Hangi mide? Geçen ay da yazmıştım böyle bi olayı. Ondan sonra sevgilisi olan eski bir "dost"um daha görüşmek istedi yanıma geldi bi kaç defa. 3 olmuş nerdeyse. Ulan çekiyo muyum mıknatısla ben sizi? Arkadaşlarıma takılıyorum arada metres potansiyeline sahibim herhalde diye. Neyse giriş yapıyorum konumuza.
Şimdi bu ibnetoru hayatıma eski sevgilime nispet olsun diye sokmuştum. Tipik bi kankasının kankası yakınlığı. O eski sevgilimden ayrılalı zaten bi seneyi geçti. (Turu lavdan bahsetmiyorum.) Epeydir konuşuyoduk, 3 hafta önce falan görüştük. Sonra arkadaş ortamıma girdi, beni arkadaşıyla tanıştırdı falan grup halinde takılmaya başladık. Özellikle son bi haftadır yine belirterek söylüyorum arkadaşlarım ve onun arkadaşları nerdeyse her gün güneşi birlikte doğduruyo gibi bişeydik. Neyse üç gün önce kulube gittik kalabalık bi grup. Rabbim hissetmiş hiç fotoğraf çekmeyen ben, sürüyle fotoğraf çekildik o gün. Snapler falan hak getire. Ben serdarla hoplayıp gülşenle zıplarken cep herkülü eski sevgilim mesaj attı. O çocuğun yanında işin ne, o çocuğu daha kaç defa uyarıcam, kendine dikkat etsin gibisinden mesajlar. Sinirlendim haliyle, tersledim. Pek yaklaştırmadım yanıma o andan sonra ibnetoru.
Neyse cancağızlarım sonra sabah oldu ve kahramanım eski sevgilim beni arayarak pezevenklerin elinden kurtardı. Esas ibnetorumuzun sevgilisi olduğunu, benimle konuşmaması görüşmemesi için farklı kişiler tarafından defalarca uyarılmasına karşın hala peşimi bırakmadığına kadar ne varsa konuştuk eski sevgilimle. Başta inanmak istemedim ama bi cesaret dayanamayıp arayıp sordum kendisine. Yüzsüüüz paçooz bi de itiraf etti pişkin pişkin. Beni kandıran bin kat üzülsün hobaaa diye gaza gelip cep herkülümün de yardımıyla kıza ulaştım. Bi güzel döşedim sanırım ayrılardır şuan. Gerçi gerisi beni ilgilendirmiyo. Şimdi bu yazının asıl amacı kamu spotuna geliyorum. Turu lavımın sözüdür hiç unutmam. -Sen varsan başkası neden olsun? Başkası olucaksa neden sen olasın? Yapmayın ya içimdeki yavru kedicik yine o kızlara üzülüyo. Rabbim ceza mı sınav mı neyse bu kaç oldu umarım yeterli olmuştur artık. Seviyorum seni önümüzdeki günlerde görüşmek üzere.

5 Mayıs 2015 Salı

Gerçek kesit

Bugün epey düşündüm başta benim bu blogu açma sebebim neydi diye. Tuttuğum günlüğü, daha doğrusu anı defterini buraya geçirmekti. İlk başta yazdıklarımı hiçbi yerde paylaşmadım. Sonra böyle giderse kimsenin okumayacağını fark edip bi kaç yazıyı kaldırıp, üç beş değişiklik yapıp sosyal medya hesaplarımda paylaşmaya başladım.
Hayatımda burda anlatamayacağım epey şey var. O deftere yazdıklarım gibi. Ama geçen başıma öyle garip saçma belki de biraz komik bi olay geldi ki buraya yazmadan duramadım. Bu arada esas oğlanın da bugün iznini aldım.
Hikayemiz yine tinderla alakalı. Lanet olsun sana tinder, bulan adam mezarında ters döner inşallah, neyse.
Mart ayının sonları gibi bi ara tindera geri dönüş yapmıştım. Aklımda hala turu lav kafa dağıtıyorum. O ara bi çocukla tanıştık. Konuştuk epey. Tamam her ne kadar kendisinin de dediği gibi aramızda yavşak bi muhabbet dönmemesine rağmen devamlı konuşuyoduk işte. Sabah günaydın çiçeğim gece iyi geceler "gülüm". Bak herif ağır kıro ya baya akıyo yani. Tamam hafiften bi kıro zaafım yok değil bunu kabul ediyorum. Damar şarkı dinlesin, tercihen cengiz kurtoğlu, hakan altun, yıldız tilbe vs. , tesbihi olsun, bu da tercihen vites kolunda, döşü kıllı haşin erkek. Yüzdeeee çoğuna sahip bi adam düşünün. Heh işte esas oğlan.
Neyse işte biz günün birinde görüştük. Geldi beni aldı özgürce damara bağlamalık bi yere gittik. Şarkılar türküler oy oy. Tindoşu sildi, ağır yürüyo hani orda bıraksan gidecez evlendirme dairesine. Bu arada benim hislerim çok kuvvetlidir hani birinin bi bakışından olayı çözer, bi ilişki olup olmıcağını anlar, olursa o ilişkinin nasıl biteceğine kadar herşeyi anlarım. Bu biraz karanlıktı. Bak ordan çakamadım köfteyi. O akşam bi iyi geceler mesajı yazdı ve muhabbet orda bitti.
3 hafta sonra falandı heralde periscopeta canlı yayın yaparken bi anda yayına girdi. Anam yine yılışık muhabbetler. Rehberim silindi mesaj at dedim biraz mesajlaştık. Her gün aramaya başladı. Her akşam bi yere çağırıyodu, Rabbim istememiş hiç birinde çıkamıyodum. Bi gün yine arkadaşlarımla yayın yaptığımda işsiz kalktı yanımıza geldi. Sohbet muhabbet bak gayet normal.
Esas oğlan adam gibi adamımız bigün instoşa manitasıyla fotoğraf attı. Altına arapça nazar duaları, allah ayırmasın kardeşimler, kalpler vs. Vay dedim hayırlı olsun yeminle tek bi etki yapmadı. Sonra facebooka girmeyen ben girdiğim bi gün karşıma kızla fotoğrafları çıktı. Stalkerlığımı kullanarak martın başından beri ilişkileri olduğunu farkettim. Baya biz görüştüğümüzde manitacılık yapıyomuş. O an başımdan kaynar sular indi. Böyle bi olay başıma gelmişti, tabi o zavallı kız bendim ve benim böyle large bi ilişkiye göz yummamı isteyen aptal apaçi bi sevgilim vardı bi dönem. Üzüldüm. Aldatıldım mı yoksa kızı aldattığı şıllık ben miyim diye epey düşündüm. Sanırım ben bi kıza üzüldüm. Minik yüzsüz tekrar aramaya başladı. Efendim sevgilisi tindoşu biliyomuş, kızlarla görüştüğünden haberi oluyomuş lakin görüşmeden önce haber verecekmiş. Bababababa resmen. Neymiş kız benimle görüştüğünü öğrenmiş NEDEN ÖNCE HABER VERMEMİŞ?
Hikayenin en komik yerine geliyorum. Benden helallik istedi.
Bugün yine aradı görüştük yanlış anlaşılmasın hiç bişey yok yani. Ama şizofren olduğunu düşünüyorum. Ortada bi kız yok. Ya da o kızın mezhep epey bi geniş.
Yapmayın kızlarım minnoşlarım ya. Anlatmadığım arkadaşım kalmadı, bi adam için kendinizi bu kadar küçük düşürmeyin. Tamam bazen gurur bizim neyimize olabiliyo ama bu kadarı da genişlikten başka bişey değil. Sonuç olarak allah ayırmasın diyorum.
Not: Sağa attığınız her kişi yüzünüzde tatlı bi tebessüm yaratır hele ki böyle adam olmayanlar o tebessümü kahkahaya dönüştürür. Açmayın. Bi ay merveyle kendimize söz vermiştik açmamak için sanırım o süre sonsuz olarak uzayıp gidicek. Ordan kimseye güven olmaz, hadi sağlıcakla kalın.

26 Nisan 2015 Pazar

git demek mi zor bırakma demek mi?

İlk aklınıza bırakma demek geldi di mi? Ben bunu çok düşündüm. Aslında git demek zor.
Git demek ne demek? Herşey bitti demek. Kabullenmek, vazgeçmek demek. Çaresiz kaldığın an git dersin. Düzeltebileceğine inancın kalmamıştır.
Belki uğraşmak istemediğindendir. Pes etmişsindir. Yarı yolda bırakmak da diyebiliriz buna. Başka çaren yoktur.
Mesela sevsen bile git diyebilirsin. Zor olur. Hatta geniş zamanı bi kenara bırakıp, yaşadığım tecrübeden yola çıkarak zor oldu. Ağlayarak dersin, belki hayır, düzeltiriz, biz neler aşmadık ki demesini beklersin. Hatta karşındakinin buna eyvallah deme ihtimalini göze alarak söylersin içindekini.
Peki bırakma demek.. Buna da sevdiğindendir o yaa diyosunuz di mi? Gurur onun neyine hatta. Bana bu biraz acizce geliyo. Evet bunu da yaşadım. Git dediğim zaman anladım işte yanlış olduğunu.
İki kişiden birinin aklında en ufak bi soru işareti, bi yoksa'sı varsa boşa kal demek. Düzelmeez, kırılan camı japon yapıştırıcısı bile yerine tam koyamazken, bi ilişkiyi düzeltmek imkansız. Tabi başaran çiftlerimiz olmuşsa hepsine kucak dolusu saygılar.


19 Nisan 2015 Pazar

Özlüyorum. Sebebini bilmiyorum ama bi başka oldu bu. Ayrılık günlerini anlattık, hep birlikte unuttuğuma karar verdik. Ama bence unutsak da özleyebiliriz ya. Saçma mı oldu biraz?
Belki de bi bende böyle oluyo. Geri dönsün istemeden özlemek.
Neden geri dönmesini istemezsin biliyo musun? Çünkü kendine olan saygını kaybetmek istemezsin. Bilirsin o sana bi adım geldiğinde senin koşarak gideceğini. Mantığı bi yana fırlatıp yine herşeye tamam diyeceğini.
Korkarsın kendinden işte. Kendine verdiğin sözlerden dönmekten.
Bak sevmezsin. Sadece özlersin.

15 Nisan 2015 Çarşamba

Hayat devam ediyor günleri kapanış

Acı biter. Sadece bazen aklına iyi günler gelir üzülürsün, bi kaç damla yaş bile akar. Sonra noluyo yeaa dersin ve hayat gerçekten devam eder.
Ben de şuan o son evredeyim işte. İkinci evredeki benzin istasyonu bile görünce onun da benzini bitmişti, elimizde bidon gidip almıştık gibi saçma sapan anılar gelmiyo aklıma, belki de gelemiyo. İnsan hafızası ne bok bişey anasını satayım. İlk ayrılıkta bi kere ütü yaparken ağlamıştım. Bi düşündünüz di mi bi erkek neden ütü yapar???
Gerçekten kötü bi kaç gün geçirdim ve insan bişeyler bitmiş olsa da yanında olsun istiyo ama yoktun be napalım. Neyse sonunda benim küçük bunalımımın true love ımızın sebepsiz bitişi olduğunun farkına vardım.
Bi kaç denemem bile oldu ondan sonra. Tabi acı daha taze olduğundan bi boka benzemedi hiç biri. Tinder açmıştım dediğim gibi. Karşıma da çıkmıştı tamam bu koymuştu ama tanıştırdığım çok yakın arkadaşımla farketmeden match olup, numarasını istemesi son raddeydi herhalde. Bana boş diyen bi insanın doluluğunu da görmüş olduk. Ay neyse bunları höyküremedim içimde kaldı belki okur diye iki üç satır düşeyim dedim. Bu arada aylar sonra matchlerimi silerek yanan ateşi söndürüp, ebediyen tinder ortamından çekildim. Rabbim sen bi daha o batağa düşürme, amin. Neyse.
Artık sorgulamayı da bırakmıştım. Sonuç olarak bi ayrılıkta yaşanabilicek herşeyi yaşadım.İlk defa gerçek olduğuna inandığın şeyin bitmesi tabi ki üzer.
Ondan sonra güvenemeyeceğini, sevemeyeceğini düşünürsün ki bunu düşünmek yanlış değil. Ama hayat bu kimin karşına çıkıcağı belli olmaz. O gelmeden iki hafta önce başkasına üzülüyodum. Geldi, herşey değişti.
Bakalım hayat yarın hepimize neler getiricek.
Not: Arada ağlamak serbest. Bu, unutamadın demek değil.

12 Nisan 2015 Pazar

Sana dair birkaç satır

Sonra sen öyle güzel çekip gittin ki sanki hiç gelmemişsin gibi. Satırlar eskittiğim adam. Keşke hiç sevmeseydin. Ve ben keşke sana hep dediğim gibi senden az sevseydim seni.

7 Nisan 2015 Salı

kahrolsun zaaflar

Dünyanın en havalı en sabit iradesinin bi anda yok olmasına, kaskatı insanların eriyik hale gelmesine, gözün hiçbir şey görmemesine deriz biz zaaf.
Kişiye karşı olur, eşyaya karşı olur, olaylara karşı olur kısaca aklın alabiliceği her boka karşı olur.
Eskiden görüştüğün, bişeyler yaşadığın hatta belki sadece uzaktan gördüğün birine karşı zaafın olabilir. Bakın zaaf diyorum. Sevgiden, aşktan, ilgiden bağımsız bişey bu. Ben şuan dediğim eşyaymış olaymış durummuş o zaafları bırakıyorum bi kenara.
Bi adama veya kadına zaafın olabilir.
Kafana takarsın, evet çoğu zaman aklında olmaz ama gel dese giderim diye bişey var ya hani. He aynen o. Beyninin mantığından koşarak uzaklaşmasını seyredersin.
Çok güzel bi ilişkin olduğunu varsayalım. Ben böyle bi durum yüzünden bi ilişkimi piç etmiştim. Yapmayın, köreltin şu zaaflarınızı. Zor, hatta şuan benim bunu yazıyo olmam bana bile komik geliyo ama uzadıkça uzar. Siz bitersiniz.



4 Nisan 2015 Cumartesi

Hayat devam ediyor günleri 2

Radyo kanallarındaki play listlerde binlerce şarkının içinden o aptal lanet 2 3 şarkının çalması.
Bu günler 3.haftadan sonra başladı. Arkadaşlarımla gezip eğlencenin doruklarına yeteri kadar varmıştık. Arkadaşımın -şuan ayrılar- sevgilisiyle kalkıp maşukiyeye bile gittim, hani öyle böyle gezmeler değil. Yeni insanlarla tanıştım, bir sürü farklı ortama girdim. Ama en kötüsü ne yapıp ne edip konuyu hep ona bağladım. Neyse.
Kankalık kurumunun zirvelerine yerleşmiş, anneme bile kanka diyicek duruma gelmiştim ki o dönem beynimde artık yalnızsın çanları çalıyodu.
O dönem yavaştan bi bunalım yaşamaya başladım. Arada sırada ağlıyo, bazen de beddualar yağdırıyodum. Tekrar o batağa düştüm. Tinder açtım. Yalnızım bunalımdayım lükse bak bi de kimseyi beğenmiyorum anasını satayım. Ayrılığımızın 1.ayındaydı galiba, tindoşta karşıma çıktı pişkin pişkin sağa attım, eşleşmedik, acıttı.
Havalar soğudu planlar iptal oldu evde tıkılı kaldım. Yani o meşhur bunalım evresine girmiştim. Biri hapşırsa o da hapşırırdı kafasındaydım. Bütün şarkıların bi kelimesi sanki bizim büyük ayrılığımızı anlatıyodu. Playlistim niran ünsan helal et, nalan farz et, simay siktir et.
Neyseki bu günleri kolay atlattım. Yaşasın yüksek kankalık kurumu<3

gel desen mi

Gel desen gelir miyim ki? Git dedin hemen gittim, hem de çok güzel gittim. Sende tek bişey bırakmadan gittim. Kokumu aldım, kalbimi aldım. Aklım kaldı bi.
Sevmesen de sever miyim? Ben sevmem. Sevemem. Ama özlerim, tatlı tatlı sen hissetmeden özlerim.

1 Nisan 2015 Çarşamba

başıma gelmeyen iyi şeylerin sebebi benim

Hep kötüyü düşünüyorum. Aykut Oğut'un Evrenden Torpilim Var adlı kitabını okuyanlar bilir. Ego diye lanet bişeye sahibiz. Negatif enerjiyi kendimiz yaratıp o enerjinin içinde kaybolup duruyoruz.
Kendimizi mutsuz eden bizden başkası değil.
Mesela sevgilinizin sizinle ilgilenmemesi, sizi istediğiniz sıklıkta aramaması. Karşınızdaki erkek veya kadının davranışlarından siz sorumlu değilsiniz ama o karakteri isteyen, hayatınıza çeken de sizden başkası değil.
Tüm karşı cinslerinizi ilgi göstermeyen olarak şartlamışsınız. Buna evren ve kendiniz öyle bi kapılmışsınız ki hayatınıza girebilicek bi ton insan içinden en ilgisiz'ini çekiceksiniz çımbızla.
Napıyoruz? Hala çok zor başarabilsem de, herşeyin en iyisinin olucağına, karşımıza en iyisinin çıkıcağına inanıyoruz. Hayat kısa.

30 Mart 2015 Pazartesi

Hayatta hep mutluyum. Neden biliyo musun?
Çünkü kimseden bişey beklemiyorum.
Beklentiler yaralar, hayat kısa.

28 Mart 2015 Cumartesi

Ayrılık dönemi playlisti


Arkadaşlarımın çoğu müzik zevkimden pek haz etmez. Evde toplandığımız zamanlar müzik seçmeye gelince ben hep fasülye ilan edilirim :(
Gerçi son zamanda bi kaç arkadaşımı kendi batağıma çekmeyi başardım. Metal dinleyen arkadaşım şuan .Cengiz Kurtoğlu dinliyo misal.
Evet şimdi fizy listemdeki sıraya göre evrelerimizi paylaşıyorum.

İlk günler veya haftalar diyelim; 
Yıldız Tilbeden bir kaç demet: Delikanlım, Sevdanın tadı, El adamı..
Hakan Altun-Hain geceler
Nalan-Farz et
Bora Duran-Yan yana. Bu, son zamanlarda aklıma fazla getirdiği için radyoda bile çıksa küfredip kapatıyodum. 

İkinci evre, yavaş yavaş toparlanırsın. Şarkıların biraz ritim kazanır.
Nil Özalp-Kalp boş
Tan-Sana böylesi yakışır
Kenan Doğulu-Tencere kapak. Bunda da kötü oluyodum ama arada öyle olmak lazım..

Şuanki evremiz;
Nalan-Sonunda bitti (!)
Kolpa-Gurur benim neyime????
Serdar Ortaç-Sabret 
Bengü-İkinci hal. En vurucu cümle "sırf bu yüzden kapılarım aşka açık hala"

Bunlar tabi bi kısmı. Bi de bi kaç parça yabancı var onları da serpiştireyim.

Kina Grannis: Fast car, Let her go,
The Acorn-Lullaby
Imaginary Future-Superstition

Yazarken dinlediğim şarkı ise Sertab Erener-Unutursun
Çok doğru bunları dinle hakkaten unutursun.




26 Mart 2015 Perşembe

Hoşgeldin yaz

Benim için yaz demek içkini çerezini alıp kendini çayıra çimene atmak demek. Bugün de havanın güzelliğinden istifade edip attık kendimizi sahile. Ağacın altında koklaşan çiftler, köpeklerini alıp kız kovalamak maksatlı dolaştıran erkeklerimiz vs çeşit çeşit insanları görebilirsiniz.

Asıl mekanımız tabiki de; meşhur köşkümüzün önü. Rivayetlere göre çok sayıda mirasçısından dolayı bi baltaya sap olamamış kendileri. Perili olduğunu söyleyenlerimiz de var tabi. En son geçen yaz gördüm bahçesinde bi bekçi köpeği sessiz sessiz ulur durur.



Şimdi kısaca caddebostan sahilimizin itemlerinden bahsedelim.


Genelde turist tipli sarışın teyzelerimiz ve uzun saçlı küpeli ve tercihen dövmeli marjinal tipli amca çiftlerimizin veya bu çiftlerin 80li yılların jenerasyonunun arabalarının arkasında her zaman bulunan sandalye örneğidir kendileri. Satış fiyatı: migrosta 30 lira falan.

Gelelim en güzel kısımlardan birine; 


Zaman zaman yazın gelmesini bekleyemeden güzel şeytana uyup yapılan eylem. Pek yaz değilse geceleri bir yerleriniz donar ama zaten bi süre sonra onu da hissetmemeye başlarsınız. Tercihen temin edilen yer; gidenler bilir en güzel muhabbeti kafası güzelken iyi gelen motorlu, bira satan abimiz. En güzel bira onun bira! Ben milli içkimizi bira ilan ediyorum şuan. Yanında tercihen patlamış mısır, zenginlere özel kaju. Ortalama satış fiyatı: 15 lira. Miktarına göre tabi. Fotoğraf:mineceliktas

YAŞASIN MANGAL!
Mangal yazınca beyaz atletli pijamalı amcalarımız çıktığı için buna pek de uygun fotoğraf bulamadım ama genel olarak ET .

Yere oturmayın üşütürsünüz;


Ay ben poşete oturmam diyen elitlerimiz için de olmazsa olmaz piknik örtüsü<3 Tercihen kareli. Satış fiyatı: Bilmiyorum, 15 20 falan heralde.

Ve baş tacımız çingenelerimiz. 7 sinden 70 ine tüm damar şarkılara hakim olan, genelde küçüğünde tef, ağzında sigara. Bi de bunların dili küfürce fazla sataşmayın.

Evet kısaca aklıma gelen bunlar. Kapanışı en sevdiğim biriciğim bloggerımla yapıyorum. Fakirler ölsün.


Bi de onun bloguna bakın derim. Not: styling de yapar.

emrecukur.wordpress.com















25 Mart 2015 Çarşamba

Sana dair birkaç satır

Yaa hayır o öyle değil dediğim kim varsa öyle çıktı.

23 Mart 2015 Pazartesi

Hayat devam ediyor günleri 1

Son ayrılığım bi hoşçakal cevabı bile alamadan gerçekleşmiş, kendisi gece 4te dayanamayıp telefonda uyuyakalmıştı. Göklere çıkardığımız true love horlama başlangıcıyla son bulmuştu. Gece kankalarıma ilk bilen sen ol biz ayrıldık mesajı atmıştım bak o ara baya koymuyodu ya da ayrılıp ayrılmadığımız kafamda tam netleşmemişti.
Ertesi gün ve birbirini takip eden bir kaç gün olayı hala idrak edememiştim. Taa ki o fotoğraflar silindi vatsapta online olunmalar başladı aha dedim koy göte kızım geçmiş olsun. 
İçinde sadece 1(bir) erkek bulunan 5 kişilik kanka grubumla takılmaya başladık. Allahın her günü en saçma planları yapıp deli manyak eğleniyoduk (hele ki iş günlerimiz, o konuyu ilerde uzun uzun anlatcam). Varken gidemediğim her mekanın mayoru oluyor, görüşemediğim insanlarla etle kemik olup telefonu ikinci çalışında açtım diye bi gün kız tribi yiyen ben TELEFONUMU UÇAK MODUNA ALIYODUM. Kısaca hayat mükemmel seyrediyodu benim için.  Bu arada bilen bilir o günlerim özetle #hayatdevamediyor günlerimdi. 
                                    

22 Mart 2015 Pazar

Şeker Portakalı Top 3


Hani sürekli yaşamaktan bıkmayacağınız bi aşk olur ya, Şeker Portakalı da benim için eh birazcık öyle. Zeze. Okurken gözyaşlarını tutabilene helal olsun. Onedioda gezerken bi kaç cümlesini ayıkladım, hala okumayan varsa bi zahmet.

3. Uyuyalım. İnsan uyudu mu herşeyi unutur.
2. Kimseden birşey beklemiyorum, bu yüzden hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum.
1. Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum.Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.


17 Mart 2015 Salı

Olmak istediğin insan ol. Bırak diğerleri ne derlerse desinler.

16 Mart 2015 Pazartesi


Tinder. Bilmeyen keşfetmeyen kalmış mıdır bilemem ama kısaca günümüzün abazan programı demek istemiyorum.Bazen hala girip, vicdan yapıp siliyorum.
Pek çok amaca sahiptir kendisi. Günü kurtarmak, gece koynuna giricek adam-kadın bulmak hatta iki arkadaşım ve bizzat kendim yaşadığım için başarısız olan "düzenli manita" bulmak da.
Tüketici, savurgan, har vurup harman savuran bir nesiliz. Birini elimizde tutma süremiz ortalama 3 ay. Bunu süper uzun ilişkime dayanarak söylüyorum ya da en azından benim öyle. Özetle insanoğlu devamlı yeni heyecan yeni ten yeni beden peşinde.
İşte malum applicationımız bu görevi layıkıyla üstleniyor . Bilmeyenleri aydınlatalım herkes hesabını malum "arkadaş ortamında" açar. Eğlenme, kafa dağıtma amaçlı olur.
Ben bu batağa düşmeyen adam görmedim. 98li kuzenimden tut, arkadaşımın annesine kadar herkes kısa bi dönem de olsa indirip bıyıklı haşin erkeğini aramış, koca memeli sarışın kızı sağa atmıştır. Yine indirttiğim kız kankalarımdan biri 10 çocukla görüşüp 5iyle sevişip biriyle sevgili olmayı başardı. Yani epey bereketli site. Son olarak tehlikelerinden bahsetmek istiyorum.
1- Eski manitanız karşınıza çıkar götlüğüne sağa atarsınız veee match olmazsınız. Bakın bu acıtır.
2- Tanıdık. Bu konuyu hiç açmıyorum yazmakla bitmez belki bi gece de sırf oturur bunu konuşurum.
Sonuç: Moralin mi bozuk? İndir. Sevgilinden mi ayrıldın? Çabuuuk.
Hadi işiniz rast gele matchiniz bol ola.
Not: Tinderdan tanıştığın adamla ilk buluşmada öpüşülmez. M'me kissess :)

#gününsözü

Çıkmasaydın keşke karşıma. Çıktın gitmeseydin. Gittin gelmeseydin.

sevmek yetmez

Sizce yeter mi? Kandırılsanız, aldatılsanız hele ki ağlatılsanız? Herşeye rağmen ama seviyorum diyebilir misiniz?
Ben dedim. Aylarca bıkmadan utanmadan hatta yüzsüzce dedim.  Kulaklarımı tıkadım hiç kimseyi dinlememek, duymamak için. Gözlerimi kapadım burnumun ucundakileri görmemek için.
Neden? Görüp de sevgim gram dahi eksilmesin diye.
Herşey senin içindi. Ama yetmedi be.


bu kadar kıyas niye?

Bir başkasını onun yerine koymaya çalıştınız mı hiç?
Ben çok kez denedim, hatta hala da deniyorum. 
Hep bi kıyaslama yaparız di mi?
                   O olsa böyle derdi, şöyle yapardı.
"böyle severdi."
Başkasını öpersiniz. Hatta bazen aklınız o an bile onda olur. Belki bi bende böyle oluyor.
Kötü oluyor..