23 Temmuz 2015 Perşembe

Tam 22 gün olmuş. Defalarca açıp yazmaya çalıştım olmadı, yapamadım. Neyi nasıl yazıcağımı düşündüm hep.
Bi hafta önce tam buraya layık bi olay patlak verdi. True love ım hayat devam ediyor günleri serisinin esas oğlanı artık fall in love with another girl. O an ne yaşadım ne hissettim inan şuan düşünmek istemiyorum. Emre fotoğraflarını attı. Baktım, galiba bi kaç dakika baktım. Sonra hafif rüzgar esti. Sarsılmadım bile. Sonradan düşündükçe o rüzgar fırtına oldu. Duvarları yumrukladım, dişlerimi sıkmaktan çenem kitlendi. Bi damla akmadı ama. Bu iyiye mi kötüye mi işaretti? Bence epey iyiye. Unutmuşum ben onu dedim.
Evet biraz dudağım düştü. Şimdi başkasına günaydın diyecek olması, hastalandığında başkasına zorla çorba yaptırıcak olması; başkasının sabahın köründe onu uyandırıcak olması ve yine başkasının onun elini tutup sakallarıyla oynarken uyutucak olması. Annesini saat sekizde başkası karşılayacak. Odasını başkası toplayacak. O artık başkasının.
Güzel seven adam, hikaye tam burda bitti işte. Sen bittin, ben gittim. Onu çok sev. Hatta benden daha fazla sev. Sevmek en çok sana yakışıyor çünkü. Sadece beni sevdiğin gibi sevme.
Kanasın o eller, dökülsün göz yaşları. Bizden mutlu olma nolursun, mutlu olmayın. Ve beni hep hatırla.
Ve şimdi işin trajikomik yanına; belki de beni depresyona sokmama nedenine geliyorum. Çok yakın bi arkadaşım, şu bahsettiğim anneme yalan söylediğim günde, bana hayatımda o andan itibaren her an şok etkisi yaratan bi duruma sokucak bişey söyledi. True Loveım GAY miş. Belki o gecenin kötü bitmesinin sebebi böyle bişey duymamdı herneyse. Çok düşündüm, sabah uyandım tavana baktım ya öyleyse dedim. İnandığım tek şey de yalansa dedim. O iğrenç ihtimal şuan sevgilisi olması gerçeğinin milyon misli çok acıttı canımı. Belki de bu ihtimali körelttiği için başladığı ilişkiye tahminimden çok daha az üzüldüm. O yüzden arkadaşlar eski sevgiliniz manita yapabilir. Bunu koyun kafanıza. Başlarım hüznüne. Çok değerli arkadaşlarıma, başta Ceren; beni bunalıma sokmayın abi, İyiyim iyi.
Kıza not, yavrum bak hayatta olmaz dediklerimiz oluyo yarimiz belki vurduran tayfadandır dikkat et anam bacım benden söylemesi.

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Bugün annem öylesine aşık mısın diye sordu bana. Düşündüm. Değilim, olamıyorum. Yaşadığım bi ton kötü şeyden sonra olamıcam gibi görünüyo hatta.
Yeni biriyle tanışıcam,şuana kadarkilerden bi halt olmayacağını biliyorum çünkü. Tanışıcam. Tanımaya çalışıcam. Mesela altını çizerek söylüyorum; sevgilisi olmadığından emin olucam. 
Görüşmeye başlıcaz ve ben o andan itibaren onu başkalarıyla mukayese etmeye başlıcam. 
Sakallarını uzattırıcam ona. Alışmaya çalışıcam. Yaklaşmaya çekinicem her zaman başta olduğu gibi. Dokunmaya korkucam. Olur da hani belki çok seversem ellerimden kayıp gider diye. 
Onu hayatımın merkezine koymaya başlıcam sonra. Hatta bu yüzden en yakın arkadaşımla kavgalarım başlıcak. Notlarım kötüleşicek, okulu bırakıcam yine. 
Kıskanıcam onu. Kaybetmekten ya da başkasıyla düşünmekten korkucam çünkü. 
En çok da özlicem. Sabahın köründe kalkıp yanına gidicem mesela. Sırf yarım saat daha onu izleyebilmek için ne yalanlar söylicem millete. 
Peki sonunda ne olucak?
Sebepsiz, nedensiz, anlayamayacağım bi şekilde biticek. 
Ben ağlıcam, ben üzülücem. Keşkelerim başlıcak daha sonra. 
Yerine başkalarını koymaya çalışıcam. Tabiki de olmıcak. 
Ben neden aşık olayım anne? Neden yok sayayım kendimi bi daha?

17 Haziran 2015 Çarşamba

Fox Kids

Önce kanal hakkında eğitici maksatlı biraz bilgi verelim. Blogumu okuyan yaşıtlarımın bilmemesi muhtemelen imkansız olsa da 90lı yılların minikası, yumurcak'ı, planet çocuk'u hatta daha da iyisiydi.
2005 yılı gibi disneye satılarak kanalın adı Jetix olarak değişmişti. Şimdi kanalın unutulmaz filmlerinden bana göre bi top 5 yapalım.

5. Life with Louie (Afacan Louie)


Çizgi dizi dalında 2 kez ödül almış, hala gönlümüzdeki tahtını koruyan ABD yapımı bi çizgi dizidir. 3 sezon boyunca Amerikalı komedyen Louie Andersonın hayatını anlatmıştır. Hatırlamak isteyenler için jenerik de verelim;
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/37586/life-with-louie-jenerik


4. Bobby's World (Bobby'nin Dünyası)




4 yaşındaki ana karakterimiz Bobbynin ultra üstün hayal gücünü konu alan yapımdır. Son bölümü 98 yılında çekilse de defalarca ekranda gördük biz Bobbyi. Altında bisikleti yanında kocaman köpeğiyle bi bakmışsınız uzayda.Hatırlamak isteyenler için dizinin jeneriği;
https://www.youtube.com/watch?v=_LfqzinDx_w

3. Inspector Gadget (Müfettiş Gadget)



Sakar, dikkatsiz ama başarılı bir müfettişin maceraları anlatılır. Normal bi insan olmasına karşın müfettişimizin vücudunun her bi yerinden cihazlar çıkar falan yani 7 8 yaş zekası için epey uç bi diziydi kendileri. Sarışın bi yiğeni vardı hatırladığım kadarıyla Dr.Pençe diye kedisi olan bi adam suçları işlerdi ve esrarengizlik katarak Pençenin yüzü katiyen gösterilmezdi. Daha sonradan dizinin filmi de çekilmişti. Jeneriğimiz;
https://www.youtube.com/watch?v=AKHI6jvaxgo

2. Roboroach



Sonunda buldum! Böcekli çizgifilm var neydi neydi diyip duruyodum aylardır. Gogoştan böcekli dizi diye arataymışım direk çıkacakmış karşıma. Bunu ikiye yazdım mecbur bestim belli olduğu için.
Adı üstünde iki hamamböceğini anlatıp durdular sezonlar boyunca. Ruby ve Reg kardeşler. Ruby duygusal, Reg paragöz ve bencil. Sanırım Yumurcak Tv de de halen devam etmekte.
Bi kaç bölüm bırakıyorum, seçmeye kıyamadım;
https://www.youtube.com/playlist?list=PLbNiXYFQEXxdo1S30WsoG1aTwtvp5dVmP

1. The Addams Family (Addams Ailesi)


"Boom! The Addams Family.. Bara bara (davul efekti) Boom! The Addams Family."
"Their house is a museum where people come to see 'em, they realyyy are a scream The Addamss Familyy"
Ya ben onları yerim. O yürüyen eli alır öper alnıma koyarım (Thing). O yılların bence en iyi gerilim kategorisindeki yapımıydı. Çok ciddiyim bilmeyen, duymayan, izlemeyen terketsin burayı.
Bu pek de çizgi film sayılmaz (çizgi olanı pek keyif vermez) ama bu liste onsuz eksik sayılırdı. Bi ara star tv de sabahları karga bokunu yemeden yayınlıyodu. Özünde mutlu sevecen bi aileyi konu alan çocukluk yıllarımın korkulu rüyası. Tabi ki favori karakterim Wednesdayim insanın tüylerini diken diken edicek kadar soğuk kanlı, psikopat bi kız çocuğu.
Unutamadığım sahnelerden birisi de benim canım ciğerim Wednesday ve kardeşi Pugsley ellerine paratoner alarak dışarı çıkıp yıldırım çarpmasını beklemişlerdi. Evin arkasında mezarlık vardı ulan daha ne?!
Ben buraya ne varsa bırakıyorum;
https://www.youtube.com/watch?v=T850_HngrBw
https://www.youtube.com/watch?v=1IvjyjqYxKw
https://www.youtube.com/watch?v=UuA7tiAW7no









11 Haziran 2015 Perşembe

unutmak üzerine bişeyler

Unutuyorum ben seni. Git gide siliniyosun hafızamdan.
Önce sokağını unutuyorum. Yanından ayrıldığım için üzüldüğüm, bir gün tartıştıktan sonra kaybetme korkusuyla ağlayarak yürüdüğüm sokağını unutuyorum.
Evini unutuyorum. Otomatı çalışmadığı için sabahın dokuzunda "Geldim, aç kapıyı." diye defalarca aradığım evini, her bi köşesini, güldüğüm, mutlu ettiğin her santimetrekaresini unutuyorum
Odanı unutuyorum. Özellikle sabahları yüzünde iz bırakan, sana göre leş gibi kokan, bana göre dünyanın en güzel kokusunun olduğu yastığını unutuyorum.
Sesini unutuyorum. Biraz tuhaf ama Yıldız Tilbenin şarkı sözleri gibi huzur veren sesini unutuyorum.
Kokunu unutuyorum. İçime her çektiğimde cennetteki en güzel çiçek gibi kokan kokun'u unutuyorum.
Gözlerinden bahsedemiyorum bile. İlk defa sevgi'yi gördüğüm o iki derin uçurum.
Ben sende sevdiğim ne varsa hepsini unutuyorum.
İstemeden.

6 Haziran 2015 Cumartesi

benim tatlı kırık beyaz yalanlarım

Yalan nedir, çeşitleri nelerdir? Kimlere söylenir, niçin söylenir? Üzülerek belirtiyorum ama ben en çok anneme yalan söylüyorum. Aşırı baskıcı bi aileden mi geliyosun diye sorarsan, hayır. Hala akşam 8 de evde olmasını isteyen ailesi olan arkadaşım var. Hatta ve hatta bi gün arkadaşıma gitmiştim lisede falanım. Lise abi büyüksün yani. Eve dönücem taksiye binicem durak karşı caddede. Karı kızını indirmedi aşağı. Sen beceremezsin diye. Böyle örneklerle kendi aileme şükrediyorum.
Benim annem çok sorgular, malesef kafası da biraz fazla basar. Kadın Kayserili tabi.
En uç yalanım neydi desemm arkadaşımın bi dönemki sevgilisiyle sabahın köründe yola çıkıp izmit maşukiye turu yapmıştım. Tabi ki "okuldayım anneağ" Pek de yakalanmadım sayılmaz, annem olayı ucundan köşesinden anlamış olmalı ki bazen hala laf sokuyor kendileri.
Bu yazıya başlamamın daha güzel bi zamanlaması olamazmış. Tam üstteki cümleyi yazarken merve aradı. Hadi Eelence dedi. Düşündüm düşündüm. Saçım berbat başım ondan daha fena. Hadi kızım sen yaparsın dedim çıktım evden. Kütüphanemizi seviyorum<3 Bunun üzerine başka bi arkadaşım aradı. Anası babası evden gitmiş kalk bize gel dedi. Hoppp oldu mu sana bi gecede 2 yalan.
Bi güzel kalktım önce merveye gittim. Saçımı başımı düzettim bi insana benzedim. 2 yakın arkadaşımız daha geldi birlikte güzel bi gece geçirdik. Sonra arkadaşım geldi taa taksimden beni aldı Göztepeye gittik hom partimiz orda devam etti. Ya ben böyle anlatıyorum ama bi kaç gün gelseniz beni görseniz bu gittiğim yerlerde vallaha da billaha da kötü bişi olduğu yok. Bunlar hep güzel anacım rahat uyusun aklı bende kalmasın diye söylenen beyaz yalanlar. Belki biraz benim gibi "kırık beyaz".

26 Mayıs 2015 Salı

Kamu spotu

Neden dünyada bu kadar şerefsiz var? Ya da tüm şerefsizler benim etrafımda mı toplanmış? Kusura bakmayın ama ben bu durumdan artık çok sıkıldım.
Doğru erkeği nasıl buluyosunuz? Kadını veya? Hangi zihniyet iki insanı aynı anda yürütebilicek kapasiteye sahip olabilir? Hangi mide? Geçen ay da yazmıştım böyle bi olayı. Ondan sonra sevgilisi olan eski bir "dost"um daha görüşmek istedi yanıma geldi bi kaç defa. 3 olmuş nerdeyse. Ulan çekiyo muyum mıknatısla ben sizi? Arkadaşlarıma takılıyorum arada metres potansiyeline sahibim herhalde diye. Neyse giriş yapıyorum konumuza.
Şimdi bu ibnetoru hayatıma eski sevgilime nispet olsun diye sokmuştum. Tipik bi kankasının kankası yakınlığı. O eski sevgilimden ayrılalı zaten bi seneyi geçti. (Turu lavdan bahsetmiyorum.) Epeydir konuşuyoduk, 3 hafta önce falan görüştük. Sonra arkadaş ortamıma girdi, beni arkadaşıyla tanıştırdı falan grup halinde takılmaya başladık. Özellikle son bi haftadır yine belirterek söylüyorum arkadaşlarım ve onun arkadaşları nerdeyse her gün güneşi birlikte doğduruyo gibi bişeydik. Neyse üç gün önce kulube gittik kalabalık bi grup. Rabbim hissetmiş hiç fotoğraf çekmeyen ben, sürüyle fotoğraf çekildik o gün. Snapler falan hak getire. Ben serdarla hoplayıp gülşenle zıplarken cep herkülü eski sevgilim mesaj attı. O çocuğun yanında işin ne, o çocuğu daha kaç defa uyarıcam, kendine dikkat etsin gibisinden mesajlar. Sinirlendim haliyle, tersledim. Pek yaklaştırmadım yanıma o andan sonra ibnetoru.
Neyse cancağızlarım sonra sabah oldu ve kahramanım eski sevgilim beni arayarak pezevenklerin elinden kurtardı. Esas ibnetorumuzun sevgilisi olduğunu, benimle konuşmaması görüşmemesi için farklı kişiler tarafından defalarca uyarılmasına karşın hala peşimi bırakmadığına kadar ne varsa konuştuk eski sevgilimle. Başta inanmak istemedim ama bi cesaret dayanamayıp arayıp sordum kendisine. Yüzsüüüz paçooz bi de itiraf etti pişkin pişkin. Beni kandıran bin kat üzülsün hobaaa diye gaza gelip cep herkülümün de yardımıyla kıza ulaştım. Bi güzel döşedim sanırım ayrılardır şuan. Gerçi gerisi beni ilgilendirmiyo. Şimdi bu yazının asıl amacı kamu spotuna geliyorum. Turu lavımın sözüdür hiç unutmam. -Sen varsan başkası neden olsun? Başkası olucaksa neden sen olasın? Yapmayın ya içimdeki yavru kedicik yine o kızlara üzülüyo. Rabbim ceza mı sınav mı neyse bu kaç oldu umarım yeterli olmuştur artık. Seviyorum seni önümüzdeki günlerde görüşmek üzere.

5 Mayıs 2015 Salı

Gerçek kesit

Bugün epey düşündüm başta benim bu blogu açma sebebim neydi diye. Tuttuğum günlüğü, daha doğrusu anı defterini buraya geçirmekti. İlk başta yazdıklarımı hiçbi yerde paylaşmadım. Sonra böyle giderse kimsenin okumayacağını fark edip bi kaç yazıyı kaldırıp, üç beş değişiklik yapıp sosyal medya hesaplarımda paylaşmaya başladım.
Hayatımda burda anlatamayacağım epey şey var. O deftere yazdıklarım gibi. Ama geçen başıma öyle garip saçma belki de biraz komik bi olay geldi ki buraya yazmadan duramadım. Bu arada esas oğlanın da bugün iznini aldım.
Hikayemiz yine tinderla alakalı. Lanet olsun sana tinder, bulan adam mezarında ters döner inşallah, neyse.
Mart ayının sonları gibi bi ara tindera geri dönüş yapmıştım. Aklımda hala turu lav kafa dağıtıyorum. O ara bi çocukla tanıştık. Konuştuk epey. Tamam her ne kadar kendisinin de dediği gibi aramızda yavşak bi muhabbet dönmemesine rağmen devamlı konuşuyoduk işte. Sabah günaydın çiçeğim gece iyi geceler "gülüm". Bak herif ağır kıro ya baya akıyo yani. Tamam hafiften bi kıro zaafım yok değil bunu kabul ediyorum. Damar şarkı dinlesin, tercihen cengiz kurtoğlu, hakan altun, yıldız tilbe vs. , tesbihi olsun, bu da tercihen vites kolunda, döşü kıllı haşin erkek. Yüzdeeee çoğuna sahip bi adam düşünün. Heh işte esas oğlan.
Neyse işte biz günün birinde görüştük. Geldi beni aldı özgürce damara bağlamalık bi yere gittik. Şarkılar türküler oy oy. Tindoşu sildi, ağır yürüyo hani orda bıraksan gidecez evlendirme dairesine. Bu arada benim hislerim çok kuvvetlidir hani birinin bi bakışından olayı çözer, bi ilişki olup olmıcağını anlar, olursa o ilişkinin nasıl biteceğine kadar herşeyi anlarım. Bu biraz karanlıktı. Bak ordan çakamadım köfteyi. O akşam bi iyi geceler mesajı yazdı ve muhabbet orda bitti.
3 hafta sonra falandı heralde periscopeta canlı yayın yaparken bi anda yayına girdi. Anam yine yılışık muhabbetler. Rehberim silindi mesaj at dedim biraz mesajlaştık. Her gün aramaya başladı. Her akşam bi yere çağırıyodu, Rabbim istememiş hiç birinde çıkamıyodum. Bi gün yine arkadaşlarımla yayın yaptığımda işsiz kalktı yanımıza geldi. Sohbet muhabbet bak gayet normal.
Esas oğlan adam gibi adamımız bigün instoşa manitasıyla fotoğraf attı. Altına arapça nazar duaları, allah ayırmasın kardeşimler, kalpler vs. Vay dedim hayırlı olsun yeminle tek bi etki yapmadı. Sonra facebooka girmeyen ben girdiğim bi gün karşıma kızla fotoğrafları çıktı. Stalkerlığımı kullanarak martın başından beri ilişkileri olduğunu farkettim. Baya biz görüştüğümüzde manitacılık yapıyomuş. O an başımdan kaynar sular indi. Böyle bi olay başıma gelmişti, tabi o zavallı kız bendim ve benim böyle large bi ilişkiye göz yummamı isteyen aptal apaçi bi sevgilim vardı bi dönem. Üzüldüm. Aldatıldım mı yoksa kızı aldattığı şıllık ben miyim diye epey düşündüm. Sanırım ben bi kıza üzüldüm. Minik yüzsüz tekrar aramaya başladı. Efendim sevgilisi tindoşu biliyomuş, kızlarla görüştüğünden haberi oluyomuş lakin görüşmeden önce haber verecekmiş. Bababababa resmen. Neymiş kız benimle görüştüğünü öğrenmiş NEDEN ÖNCE HABER VERMEMİŞ?
Hikayenin en komik yerine geliyorum. Benden helallik istedi.
Bugün yine aradı görüştük yanlış anlaşılmasın hiç bişey yok yani. Ama şizofren olduğunu düşünüyorum. Ortada bi kız yok. Ya da o kızın mezhep epey bi geniş.
Yapmayın kızlarım minnoşlarım ya. Anlatmadığım arkadaşım kalmadı, bi adam için kendinizi bu kadar küçük düşürmeyin. Tamam bazen gurur bizim neyimize olabiliyo ama bu kadarı da genişlikten başka bişey değil. Sonuç olarak allah ayırmasın diyorum.
Not: Sağa attığınız her kişi yüzünüzde tatlı bi tebessüm yaratır hele ki böyle adam olmayanlar o tebessümü kahkahaya dönüştürür. Açmayın. Bi ay merveyle kendimize söz vermiştik açmamak için sanırım o süre sonsuz olarak uzayıp gidicek. Ordan kimseye güven olmaz, hadi sağlıcakla kalın.